SORU:
Onur Akbulut'den Gönderi
Merhaba Cengiz abi sana yine sorularımla geldim Öncelikle şunu sormak istiyorum elektro gitarda pentatonik gamları gezerken Eric Clapton gibi yüzük parmağı ve işaret parmağımızı kullanmamızımı tavsiye edersin yoksa serçe parmağımı? yani bunu şu yüzden soruyorum herhangi bir çalım teknik hatası oluştururmu ilerde? Bi de ben uzun zamandır Yavuz Çetin hayranıyım dünya çapında bi gitaristti mekanı cennet olsun onun tonlarını nasıl elde ederim elimde Boss Me25 model bi processor var. son sorum da şu, bir efekt aleti kullanırken tellerin markasının modelinin kalınlığının bir önemi kalmadığını düşünüyorum yanılıyormuyum? Çünkü bağlamayı bile taksak cihaza aynı sesi alıyoruz.
CEVAP:
Aradan sonra merhaba Onur'cum. Bugün senin sorunun ikinci kısmını cevaplamaya geldi sıra. Açmadan önce, sana cevabımı hemen söyleyeyim: Evet, maalesef yanılıyorsun....
90'lı yılların başlarında tünel'deki müzik enstrumanları mağazalarının bulunduğu bölgeye çok gittim. Meşhur Yüksek Kaldırım. O vitrinlerin karşısında, tıpkı kasap dükkanının önünde ciğerlere bakıp dolanan kedi gibi takıldım. Dükkanların içindeki satış elemanlarının yüzleri, şansıma, çok nemrut olmadığı seferlerde gitar, pedal, amfi, multiefekt türü sayıca ekipman deneme fırsatım oldu. Çok beğeneceğimi, beğenip alamayacağımı bile bile, o dönem çokça yaptım bunu.
Çok geçmeden o dönem çaldığım Jazz Stop barda işler iyiye gitmeye başladı ve kendime orta sınıf, daha doğru dürüst ekipman alabilecek duruma geldim. Arayışlar tabi ki bitmedi. Acaba daha çok sustain, daha güzel ve karakterli temiz ton, daha can alıcı distorsiyon, çalışımı daha "baba" tınlatan herhangi bir şey bulabilir miyim diye sıklıkla farklı model gitar, pedal, amfi denemeye devam ettim. İşin içine daha geniş çevre, yeni iyi müzisyenler, çeşitli prova stüdyoları girdikçe daha da fazla ekipman çeşidiyle karşılaştım.
Bu süre zarfında bazı ekipmanların (amfi ve pedal), hangi gitarı takarsam takayım aynı ses verdiğini, bazılarının ise bütün çalış farklarını ve nüansları olduğu gibi aksettirdiğini fark ettim. Hemen peşinden bir gerçeğe daha uyandım: Her gitarın ve her gitarcının çalış nüanslarını olduğu gibi aksettiren amfi ve pedallar genelde çok daha pahalı olanlardı....
Şimdi sana hangi gitar, efekt ve amfilerden "baba" ton alacağını salık verebilirim ama bu yetersiz kalır. Bu birtakım doktorların TV programlarına çıkıp sabahtan akşama millete "şunu yemeyiniz, bunu yeyiniz, şunu yerseniz hasta olursunuz, bunu yemeniz lazım" demelerine benzer. Çok ta uyuz olurum zira hasta olmamak için önerdikleri besinler genelde organik ve daha pahalı olanlardır. Aslında hiç te yardımcı olmazlar çünkü o önerdikleri besinleri alamayacak durumda o kadar çok insan var ki. Onlara "hiç kaçar yolunuz yok, hasta olup öleceksiniz" demek gibi bir şey oluyor bu. Bir tanesi çıksın da o sağlıklı besinleri herkesin nasıl alabileceğine çözüm getirsin, alnından öpeceğim.
Bu sebeple sana hangi ekipmanlardan baba ton alacağını salık verirken, keşke o "baba" ekipmanlara vereceğin "baba" bütçeyi de nasıl bulacağın konusunda nasihat edebilseydim diye düşünüyorum.
Hoş bilemiyorum, belki halin vaktin yerindedir, belki senin için bütçe sorun değildir.. Yine de yukarıda örneğini verdiğim gibi yarım cevap vermeyi ahmakça buluyorum. Bana sorarsan ben hala kendi müzik kulağımı tatmin eden ekipmanları alamayacak durumdayım. Belki de merdivenleri tırmanmaları için uzatılan elleri tutan insanlar merdivenleri tırmandıktan sonra arkalarına bakmadıkları içindir. Herneyse, biraz net bilgi vererek konuyu kapatayım:
Sevgili Yavuz Çetin'i ilk tanıdığımda siyah bir Gibson Les Paul çalıyordu. Sonraları Fender Stratocaster çaldı aramızdan ayrılana kadar. Neden strat'a geçti, Gibson'unu ne yaptı bilmem ama "Satılık" albümünün kayıtlarında benim beyaz Gibson'u çaldıktan sonra "satmazsın biliyorum ama bu gitarı satacak olursan ilk benim haberim olsun" demişti. Amfi olarak sahnede en çok Fender Twin Reverb kullanırdı. Kayıtlarda kafa kabin 100Watt eski bir Marshall da kullanmıştı. Hatta "Satılık" albümünün çoğunu onunla çaldı yanılmıyorsam. Yalnız onun tonunda usta ellerini de hesaba katmak lazım. Her usta gitarcıda bu böyledir. Yukarıda dediğim gibi, bu amfileri çalması kolay değildir. Gitarı ve gitarcıyı tüm çıplaklığıyla iletirler.
Yavuz öyle ustaydı ki.... bir seferinde kayıtta çalınacak bir partiyi tartışırken gitarını elime alıp çaldım ve farkettim ki 1ci ve 2ci tellerin 12 perde entonasyonları oldukça kayıktı. Nasıl olur? Daha demin o çalarken entonasyon yerli yerindeydi? Yüzüne sorar gözlerle baktım. "E oralara basarken ona göre biraz fazla sıkıyorum" dedi.